Bakara
Suresi
Tefsire
Ulaşmak İçin Ayet Numaralarını Tıklayınız
|
1-50 51 - 100 101 - 150 151 - 200 201 - 250 251- 286 |
251.Böylece onları,
Allah'ın izniyle yenilgiye uğrattılar. Davud Calut'u öldürdü. Allah da
ona mülk ve hikmet verdi; ona dilediğinden öğretti. Eğer Allah'ın,
insanların bir kısmı ile bir kısmını def'i (engellemesi) olmasaydı,
yeryüzü mutlaka fesada uğrardı. Ancak Allah, alemlere karşı büyük fazl
(ve ihsan) sahibidir. 252.İşte bunlar, Allah'ın ayetleridir; onları sana bir hak olarak okuyoruz. Sen de gönderilen elçilerdensin. |
![]() |
253. İşte bu elçiler; bir kısmını bir kısmına üstün kıldık. Onlardan, Allah'ın kendileriyle konuştuğu ve derecelerle yükselttiği vardır. Meryem oğlu İsa'ya apaçık belgeler verdik ve O’nu Ruhu'l-Kudüs'le destekledik. Şayet Allah dileseydi, kendilerine apaçık belgeler geldikten sonra, onların peşinden gelen (ümmet)ler, birbirlerini öldürmezdi. Ancak ihtilafa düştüler; onlardan kimi inandı, kimi inkar etti. Allah dileseydi birbirlerini öldürmezlerdi. Ama Allah dilediğini yapandır. | ![]() |
254. Ey iman edenler, hiçbir alış-verişin, hiçbir dostluğun ve hiçbir şefaatin olmadığı gün gelmezden evvel, size rızık olarak verdiklerimizden infak edin. Kafirler... Onlar zulmedenlerdir. | ![]() |
255. Allah... O'ndan başka İlah yoktur. Diridir, Kaimdir. O'nu uyuklama ve uyku tutmaz. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. İzni olmaksızın O'nun Katında şefaatte bulunacak kimdir? O, önlerindekini ve arkalarındakini bilir. (Onlar ise) Dilediği kadarının dışında, O'nun ilminden hiçbir şeyi kavrayıp-kuşatamazlar. O'nun kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp-kuşatmıştır. Onların korunması O'na güç gelmez. O, pek Yücedir, pek büyüktür. | ![]() |
256.Dinde zorlama (ve baskı) yoktur. Şüphesiz, doğruluk (rüşd) sapıklıktan apaçık ayrılmıştır. Artık kim tağutu tanımayıp Allah'a inanırsa, o, sapasağlam bir kulba yapışmıştır; bunun kopması yoktur. Allah, işitendir, bilendir. | ![]() |
257. Allah, iman edenlerin Velisi (dostu ve destekçisi)dir. Onları karanlıklardan nura çıkarır; inkar edenlerin velileri ise tağut'tur. Onları nurdan karanlıklara çıkarırlar. İşte onlar, ateşin halkıdırlar, onda süresiz kalacaklardır. | ![]() |
258.Allah, kendisine mülk verdi, diye Rabbi konusunda İbrahim'le tartışmaya gireni görmedin mi? Hani İbrahim: "Benim Rabbim diriltir ve öldürür" demişti; o da: "Ben de öldürür ve diriltirim" demişti. (O zaman) İbrahim: "Şüphe yok, Allah Güneş'i doğudan getirir, (hadi) sen de onu batıdan getir" deyince, o inkarcı böylece afallayıp kalmıştı. Allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez. | ![]() |
259.Ya da altı üstüne gelmiş, ıssız duran bir şehre uğrayan gibisini (görmedin mi?) Demişti ki: "Allah, burasını ölümünden sonra nasıl diriltecekmiş?" Bunun üzerine Allah, onu yüz yıl ölü bıraktı, sonra onu diriltti. (Ve ona) Dedi ki: "Ne kadar kaldın?" O: "Bir gün veya bir günden az kaldım" dedi. (Allah ona:) "Hayır, yüz yıl kaldın, böyleyken yiyeceğine ve içeceğine bak, henüz bozulmamış; eşeğine de bir bak; (bunu yapmamız) seni insanlara ibret-belgesi kılmamız içindir. Kemiklere de bir bak nasıl biraraya getiriyoruz, sonra da onlara et giydiriyoruz?" dedi. O, kendisine (bunlar) apaçık belli olduktan sonra dedi ki: "(Artık şimdi) Biliyorum ki gerçekten Allah, herşeye güç yetirendir." | ![]() |
260.Hani İbrahim: "Rabbim, bana ölüleri nasıl dirilttiğini göster" demişti. (Allah ona:) "İnanmıyor musun?" deyince, "Hayır (inandım), ancak kalbimin tatmin olması için" dedi. "Öyleyse, dört kuş tut. Onları kendine alıştır, sonra onları (parçalayıp) her bir parçasını bir dağın üzerine bırak, sonra da onları çağır. Sana koşarak gelirler. Bil ki, şüphesiz Allah, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir." | ![]() |
261.Mallarını Allah
yolunda infak edenlerin örneği yedi başak bitiren, her bir başakta yüz
tane bulunan bir tek tanenin örneği gibidir. Allah, dilediğine kat kat
arttırır. Allah (ihsanı) bol olandır, bilendir. 262.Mallarını Allah yolunda infak edenler, sonra infak ettikleri şeyin peşinden başa kakmayan ve eziyet vermeyenlerin ecirleri Rableri Katındadır, onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır. 263.Güzel bir söz ve bağışlama, peşinden eziyet gelen bir sadakadan daha hayırlıdır. Allah hiçbir şeye ihtiyacı olmayandır, yumuşak davranandır. |
![]() |
264.Ey iman edenler,
Allah'a ve ahiret gününe inanmayıp, insanlara karşı gösteriş olsun diye
malını infak eden gibi minnet ve eziyet ederek sadakalarınızı geçersiz
kılmayın. Böylesinin durumu, üzerinde toprak bulunan bir kayanın
durumuna benzer; üzerine sağnak bir yağmur düştü mü, onu çırılçıplak
bırakıverir. Onlar kazandıklarından hiçbir şeye güç yetiremez(elde
edemez)ler. Allah, kafirler topluluğuna hidayet vermez. |
![]() |
265. Yalnızca Allah'ın rızasını istemek ve kendilerinde olanı kökleştirip-güçlendirmek için mallarını infak edenlerin örneği, yüksekçe bir tepede bulunan, sağnak yağmur aldığında ürünlerini iki kat veren bir bahçenin örneğine benzer ki, ona sağnak yağmur isabet etmese de bir çisintisi (vardır). Allah, yaptıklarınızı görendir. | ![]() |
266.Hangi biriniz ister
ki, altından ırmaklar akan hurmalardan, üzümlerden bir bahçesi olsun,
içinde kendisinin olan bütün ürünler de bulunsun; fakat kendisine
ihtiyarlık gelip çatsın, (üstelik) zayıf ve küçük çocukları olsun
(böyle bir durumda iken) ona (bahçesine) ateşli bir kasırga isabet
etsin de yanıversin. İşte Allah size ayetleri böyle açıklar, ki
düşünesiniz. |
![]() |
267.Ey iman edenler, kazandıklarınızın iyi olanından ve sizin için yerden bitirdiklerimizden infak edin. Kendinizin göz yummadan alamayacağınız bayağı şeyleri vermeye kalkışmayın ve bilin ki, şüphesiz Allah, hiçbir şeye ihtiyacı olmayandır, övülmeye layık olandır. | ![]() |
268.Şeytan, sizi fakirlikle korkutuyor ve size çirkin -hayasızlığı emrediyor. Allah ise, size Kendisi'nden bağışlama ve bol ihsan (fazl) vadediyor. Allah (rahmetiyle) geniş olandır, bilendir. | ![]() |
269. Kime dilerse hikmeti ona verir; şüphesiz kendisine hikmet verilene büyük bir hayır da verilmiştir. Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp-düşünmez. | ![]() |
270.Her neyi nafaka olarak infak eder ve adak olarak neyi adarsanız, muhakkak Allah onu bilir. Zulmedenlerin yardımcıları yoktur. | ![]() |
271.
Sadakaları açıkta verirseniz ne iyi; fakat gizleyip fakirlere
verirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır. O, günahlarınızdan bir
kısmını bağışlar. Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır.
|
![]() |
272. Onların hidayete ermesi, senin üzerinde (bir yükümlülük) değildir. Ancak Allah, dilediğini hidayete erdirir. Hayır olarak her ne infak ederseniz, kendiniz içindir. Zaten siz, ancak Allah'ın hoşnutluğunu istemekten başka (bir amaçla) infak etmezsiniz. Hayırdan her ne infak ederseniz -haksızlığa (zulme) uğratılmaksızın- size eksiksizce ödenecektir. | ![]() |
273.
(Sadakalar) Kendilerini Allah yolunda adayan fakirler içindir ki,
onlar, yeryüzünde dolaşmaya güç yetiremezler. İffetlerinden dolayı
bilmeyen onları zengin sanır. (Ama) Sen onları yüzlerinden tanırsın.
Yüzsüzlük ederek insanlardan istemezler. Hayırdan her ne infak
ederseniz, şüphesiz Allah onu bilir.
|
![]() |
274.Onlar
ki, mallarını gece, gündüz; gizli ve açık infak ederler. Artık bunların
ecirleri Rableri Katındadır, onlara korku yoktur ve onlar mahzun
olmayacaklardır.
|
![]() |
275.Faiz (riba) yiyenler, ancak şeytan çarpmış olanın kalkışı gibi, çarpılmış olmaktan başka (bir tarzda) kalkmazlar. Bu, onların: "Alım-satım da ancak faiz gibidir" demelerinden dolayıdır. Oysa Allah, alış-verişi helal, faizi haram kılmıştır. Kime Rabbinden bir öğüt gelir de (faize) bir son verirse, artık geçmişi kendisine, işi de Allah'a aittir. Kim (faize) geri dönerse, artık onlar ateşin halkıdır, orada sürekli kalacaklardır. | ![]() |
276.Allah, faizi yok eder de, sadakaları artırır. Allah, günahkar kafirlerin hiçbirini sevmez. | ![]() |
![]() |
|
279.Şayet
böyle yapmazsanız, Allah'a ve Resulüne karşı savaş açtığınızı bilin.
Eğer tevbe ederseniz, artık sermayeleriniz sizindir. (Böylece) Ne
zulmetmiş olursunuz, ne zulme uğratılmış olursunuz.
|
![]() |
280.
Eğer (borçlu) zorluk içindeyse, ona elverişli bir zamana kadar süre
(verin). (Borcu) Sadaka olarak bağışlamanız ise, sizin için daha
hayırlıdır; eğer bilirseniz.
|
![]() |
281.
Allah'a döneceğiniz günden sakının. Sonra herkese kazandığı eksiksizce
ödenecek ve onlara haksızlık yapılmayacaktır.
|
![]() |
282.Ey iman edenler, belirli bir süre için borçlandığınız zaman onu yazınız. Aranızdan bir katip doğru olarak yazsın, katip Allah'ın kendisine öğrettiği gibi yazmaktan kaçınmasın, yazsın. Üzerinde hak olan (borçlu) da yazdırsın ve Rabbi olan Allah'tan sakınsın, ondan hiçbir şeyi eksiltmesin. Eğer üzerinde hak olan (borçlu), düşük akıllı ya da za'f sahibi veya kendisi yazmaya güç yetiremeyecekse, velisi dosdoğru yazdırsın. Erkeklerinizden de iki şahid tutun; eğer iki erkek yoksa, şahidlerden rıza göstereceğiniz bir erkek ve biri şaşırdığında öbürü ona hatırlatacak iki kadın (da olur). Şahidler çağırıldıkları zaman kaçınmasınlar. Onu (borcu) az olsun, çok olsun, süresiyle birlikte yazmaya üşenmeyin. Bu, Allah Katında en adil, şahitlik için en sağlam, şüphelenmemeniz için de en yakın olandır. Ancak aranızda devredip durduğunuz ve peşin olarak yaptığınız ticaret başka, bunu yazmamanızda sizin için bir sakınca yoktur. Alış-veriş ettiğinizde de şahid tutun. Yazana da, şahide de zarar verilmesin. (Aksini) Yaparsanız, o, kendiniz için fısk (zulüm ve günah)tır. Allah'tan sakının. Allah size öğretiyor. Allah herşeyi bilendir. | ![]() |
283. Eğer yolculukta iseniz ve katip bulamazsanız, bu durumda alınan rehin (yeter). Şu durumda eğer birbirinize güveniyorsanız, kendisine güven duyulan, Rabbi olan Allah'tan sakınsın da emanetini ödesin. Şahidliği gizlemeyin. Kim onu gizlerse, artık şüphesiz, onun kalbi günahkardır. Allah, yaptıklarınızı bilendir. | ![]() |
284.Göklerde ve yerde ne varsa Allah'ındır. İçinizdekini açığa vursanız da, gizleseniz de, Allah sizi onunla sorguya çeker. Sonra dilediğini bağışlar, dilediğini azaplandırır. Allah, herşeye güç yetirendir. | ![]() |
285.Elçi,
kendisine
Rabbinden indirilene iman etti, mü'minler de. Tümü, Allah'a,
meleklerine, kitaplarına ve elçilerine inandı. "O'nun elçileri arasında
hiçbirini (diğerinden) ayırt etmeyiz. İşittik ve itaat ettik. Rabbimiz
bağışlamanı (dileriz). Varış ancak Sanadır" dediler. |
![]() |
286.Allah, hiç kimseye güç yetireceğinden başkasını yüklemez. (Kişinin nefsinin) Kazandığı lehine, kazandırdıkları aleyhinedir. "Rabbimiz, unuttuklarımızdan veya yanıldıklarımızdan dolayı bizi sorumlu tutma. Rabbimiz, bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Rabbimiz, kendisine güç yetiremeyeceğimiz şeyi bize taşıtma. Bizi affet. Bizi bağışla. Bizi esirge, Sen bizim Mevlamızsın. Kafirler topluluğuna karşı bize yardım et." | ![]() |