2-BAKARA:
263-MENN VE MİNNET:
Sözlükte iki anlama gelir. Birisi nimet verme ve nimet anlamınadır ki, dilimizde
"memnun olmak" bundan alınmıştır. Diğeri de hakkı eksiltmek, kesmek, kısacası
ihsan ettiği kimseye karşı ihsanını bir şey saymak ve az çok ihsanı ile
gururlanmaktır ki, g önül bulandırır ve ihsanın değerini eksiltir veya keser.
Burada kastedilen budur. Dilimizde minnet (başa kakma) bu anlamdan
alınmıştır.
EZA: Tiksindirmek,
iyiliğe balgam atmaktır ki, in'amı (iyiliği) dolayısıyla bir kusur yüzünden
şikâyet etmek, el, dil uzatmak, yaptığı iyiliği yüzüne vurmak, başa kakmak hep
"eza"dır.
Dilimizde "minnet"
ikisinden daha genel olarak kullanılır ve bunlara katlanmaya minnettarlık
denilir. Minnet çekmem, minnettarlık etmek yerine de "Minnet etmem" denildiği
vardır. Kısacası iyiliği bir görev diye yapmalı ve unutulmalı; yaptığı bir
iyiliğe göz dikmek, onu kendine yapmamış saymaktan doğar. Sevap ise, niyyete
bağlıdır. Bundan dolayı "iyiliği yap, denize at, balık bilmezse hâlık (yaratıcı)
bilir." Tebuk gazası (savaşı) i ç in hazırlanan ve "Ceyş-i usret" (sıkıntı
ordusu) diye isimlendirilen ordunun hazırlanmasına Hz. Osman (r.a.) odunlarıyla,
çullarıyla bin deve, Abdurrahman b. Avf (r.a.) hazretleri de dört bin dirhem
sadaka vermişlerdi. Bu âyetin bunların gönüllerini hoş e t mek için indiği
rivayet edilmiştir. Hükmün, âyetin iniş sebebine özel olmadığı da bilinmektedir.
Bilmeli ki, gönül alan hoş bir söz, tatlı dille reddetmek (geri çevirmek) ve
kusura bakmamak ayıp örtmek, saygısızlığa karşı bağış ile muamele etmek ar k
asından eza gelen, veya bir gönül bulantısı ile birlikte olan bir sadakadan
hayırlıdır. Çünkü Allah ki hiçbir şeye muhtaç değildir. O'na kirli şeyler
sunmak, felaket sebebi olabilir. Zengin olan (kimseye muhtaç olmayan) Allah,
fakirlerine başkalarının minnet yükünü yüklemez, onları hatır ve hayale gelmez
öyle yönlerden rızıklandırır ki, gün gelir fakiri o başa kakıcıya sadaka verecek
derecede zengin eder. Bununla birlikte Allah halîmdir, her günahkârı derhal
paylamaz. Eza yapanlara da cezayı hak etmediklerinden dolayı değil, fakat
tevbekâr olsunlar diye hilminden dolayı mühlet verir, geri bırakır.
Ana
Sayfa