Nisa
Suresi Tefsir İçin Ayet Numaralarını Tıklayınız |
1-100
101 -176 |
101.Yeryüzünde adım attığınızda (yolculuğa ya da savaşa çıktığınızda), kafirlerin size bir kötülük yapmalarından korkarsanız, namazı kısaltmanızda sizin için bir sakınca yoktur. Şüphesiz kafirler, sizin apaçık düşmanlarınızdır. |
![]() |
102.İçlerinde olup onlara namazı kıldırdığında, onlardan bir grup, seninle birlikte dursun ve silahlarını (yanlarına) alsın; böylece onlar secde ettiklerinde, arkalarınızda olsunlar. Namazlarını kılmayan diğer grup gelip seninle namaz kılsınlar, onlar da 'korunma araçlarını' ve silahlarını alsınlar. Küfredenler, size apansız bir baskın yapabilmek için, sizin silahlarınızdan ve emtianız (erzak ve mühimmatınız)dan ayrılmış olmanızı isterler. Yağmur dolayısıyla bir güçlüğünüz varsa veya hastaysanız, silahlarınızı bırakmanızda size bir sorumluluk yoktur. Korunma tedbirlerinizi alın. Şüphesiz, Allah kafirler için aşağılatıcı bir azap hazırlamıştır. |
![]() |
103.Namazı bitirdiğinizde, Allah'ı ayaktayken, otururken ve yan yatarken zikredin. Artık 'güvenliğe kavuşursanız' namazı dosdoğru kılın. Çünkü namaz, mü'minler üzerinde vakitleri belirlenmiş bir farzdır. |
![]() |
104. (Düşmanınız olan) Topluluğu aramakta gevşeklik göstermeyin. Siz acı çekiyorsanız, şüphesiz onlar da, sizin acı çektiğiniz gibi acı çekiyorlar. Oysa siz, onların umud etmediklerini Allah'tan umuyorsunuz. Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. |
![]() |
105.Şüphesiz, Allah'ın sana gösterdiği gibi insanlar arasında hükmetmen için Biz sana kitabı hak olarak indirdik. (Sakın) Hainlerin savunucusu olma. |
![]() |
106.Ve Allah'tan bağışlanma dile. Gerçekten Allah, bağışlayandır, esirgeyendir. |
![]() |
107.Kendi nefislerine ihanet edenlerden yana mücadeleye girişme. Hiç şüphesiz Allah, ihanette ilerlemiş günahkarı sevmez. |
![]() |
108.Onlar,
insanlardan gizlerler de Allah'tan gizlemezler. Oysa O, kendileri,
sözden (plan olarak) hoşnut olmayacağı şeyi 'geceleri düzenleyip
kurarlarken,' onlarla beraberdir. Allah, yaptıklarını kuşatandır.
<>109.İşte siz böylesiniz; dünya hayatında onlardan yana mücadele ettiniz. Peki kıyamet günü onlardan yana Allah'a mücadele edecek kimdir? Ya da onlara vekil olacak kimdir? 110.>Kim kötülük işler veya nefsine zulmedip sonra Allah'tan bağışlanma dilerse Allah'ı bağışlayıcı ve merhamet edici olarak bulur. 111.Kim bir günah kazanırsa, o ancak kendi nefsi aleyhinde onu kazanmıştır. Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. |
![]() |
112.Kim
bir hata veya günah kazanır da sonra bunu bir suçsuza yüklerse,
gerçekten o, böyle bir yalan (bühtan)ı ve apaçık bir günahı
yüklenmiştir.
|
![]() |
113.Eğer
Allah'ın fazlı ve rahmeti senin üzerinde olmasaydı, onlardan bir grup,
seni de saptırmak için tasarı kurmuştu. Oysa onlar, ancak kendi
nefislerini saptırırlar ve sana hiçbir şeyle zarar veremezler. Allah,
sana kitabı ve hikmeti indirdi ve sana bilmediklerini öğretti. Allah'ın
üzerinizdeki fazlı çok büyüktür.
|
![]() |
114.Onların 'gizlice söyleşmelerinin' çoğunda hayır yok. Ancak bir sadaka vermeyi veya iyilikte bulunmayı ya da insanların arasını düzeltmeyi emredenlerinki başka. Kim Allah'ın rızasını isteyerek böyle yaparsa, artık ona büyük bir ecir vereceğiz. |
![]() |
115.Kim kendisine 'dosdoğru yol' apaçık belli olduktan sonra, elçiye muhalefet ederse ve mü'minlerin yolundan başka bir yola uyarsa, onu döndüğü şeyde bırakırız ve cehenneme sokarız. Ne kötü bir yataktır o!.. |
![]() |
116.Hiç şüphesiz, Allah, Kendisi'ne şirk koşanları bağışlamaz. Bunun dışında kalanlar ise, (onlardan) dilediğini bağışlar. Kim Allah'a şirk koşarsa elbette o uzak bir sapıklıkla sapmıştır. |
![]() |
117.Onlar, O'nu bırakıp da (birtakım) dişilere taparlar. Onlar o her türlü hayırla ilişkisi kesilmiş şeytandan başkasına tapmazlar. |
![]() |
118.Allah, onu lanetlemiştir. O da (şöyle) dedi: "Andolsun, kullarından 'miktarları tespit edilmiş bir grubu' (kendime uşak) edineceğim. |
![]() |
119.Onları -ne olursa olsun- şaşırtıp-saptıracağım, en olmadık kuruntulara düşüreceğim ve onlara kesin olarak davarların kulaklarını kesmelerini emredeceğim ve Allah'ın yarattıklarını değiştirmelerini emredeceğim." Kim Allah'ı bırakıp da şeytanı dost (veli) edinirse, kuşkusuz o, apaçık bir hüsrana uğramıştır. |
![]() |
120.(Şeytan) Onlara vaadler ediyor, onları en olmadık kuruntulara düşürüyor. Oysa şeytan, onlara bir aldanıştan başka bir şey va'detmez. |
![]() |
121.Onların barınma yerleri cehennemdir, ondan kaçacak bir yer bulamayacaklardır. |
![]() |
122.İman edip salih amellerde bulunanlar, Biz onları altından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere sokacağız. Bu, Allah'ın gerçek olan va'didir. Allah'tan daha doğru sözlü kim vardır? 123.Ne sizin kuruntularınızla, ne de Kitap Ehlinin kuruntularıyla değil. Kim kötülük yaparsa, onunla ceza görür; o, Allah'tan başka bir veli (dost) ve bir yardımcı bulamaz. 124.Erkek olsun, kadın olsun inanmış olarak kim salih bir amelde bulunursa, onlar cennete girecek ve onlar, bir 'çekirdeğin sırtındaki tomurcuk kadar' bile haksızlığa uğramayacaklardır. |
![]() |
125.İyilik
yaparak kendini Allah'a teslim eden ve hanif (tevhidi) olan İbrahim'in
dinine uyandan daha güzel din'li kimdir? Allah, İbrahim'i dost
edinmiştir. |
![]() |
126.Göklerde ve yerde ne varsa tümü Allah'ındır. Allah, herşeyi kuşatandır |
![]() |
127.Kadınlar konusunda senden fetva isterler. De ki: "Onlara ilişkin fetvayı size Allah veriyor. (Bu fetva,) Kendilerine yazılan (hakları veya miras)ı vermediğiniz ve kendilerini nikahlamayı istediğiniz yetim kadınlar ve zayıf çocuklar (hakkında) ile yetimlere karşı adaleti ayakta tutmanız konusunda size kitapta okunmakta olanlardır. Hayır adına her ne yaparsanız, şüphesiz Allah onu bilir. | ![]() |
128.Eğer
bir kadın, kocasının nüşuzundan veya ondan yüz çevirip uzaklaşmasından
korkarsa, barış ile aralarını bulup düzeltmekte ikisi için sakınca
yoktur. Barış daha hayırlıdır. Nefisler ise 'kıskançlığa ve bencil
tutkulara' hazır (elverişli) kılınmıştır. Eğer iyilik yapar ve
sakınırsanız, şüphesiz, Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır.
|
![]() |
129.Kadınlar
arasında adaleti sağlamaya -ne kadar özen gösterseniz de- güç
yetiremezsiniz. Öyleyse, büsbütün (birine) eğilim (sevgi ve ilgi)
gösterip de öbürünü askıdaymış gibi bırakmayın. Eğer arayı düzeltir ve
sakınırsanız, şüphesiz, Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.
|
![]() |
130.Eğer ikisi ayrılacak olurlarsa, Allah her birine 'genişlik (rızık ve ihsan) kaynaklarından' kazandırır (ihtiyaçlardan korur.) Allah, (rahmetiyle) geniş olandır, hüküm ve hikmet sahibidir. | ![]() |
131.Göklerde
ve yerde ne varsa Allah'ındır. Andolsun, Biz sizden önce kitap
verilenlere ve sizlere: "Allah'tan korkup-sakının" diye tavsiye ettik.
Eğer inkara saparsanız, şüphesiz, göklerde ve yerde ne varsa
Allah'ındır. Allah, hiçbir şeye ihtiyacı olmayan, hamde layık olandır. |
![]() |
132.Göklerde ve yerde ne varsa Allah'ındır. Vekil olarak Allah yeter. | ![]() |
133.Eğer dilerse, ey insanlar, sizi giderir (yok eder) ve başkalarını getirir. Allah, buna güç yetirendir. | ![]() |
134.Kim
dünya sevab(yarar)ını isterse, dünyanın da, ahiretin de sevabı Allah
Katındadır. Allah işitendir, görendir.
|
![]() |
135.Ey iman edenler, kendiniz, anne-babanız ve yakınlarınız aleyhine bile olsa, Allah için şahidler olarak adaleti ayakta tutun. (Onlar) ister zengin olsun, ister fakir olsun; çünkü Allah onlara daha yakındır. Öyleyse adaletten dönüp heva (tutkuları)nıza uymayın. Eğer dilinizi eğip büker (sözü geveler) ya da yüz çevirirseniz, şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır. | ![]() |
136. Ey iman edenler, Allah'a, elçisine, elçisine indirdiği kitaba ve bundan önce indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, elçilerini ve ahiret gününü inkar ederse, şüphesiz uzak bir sapıklıkla sapıtmıştır. | ![]() |
137.Gerçek şu, iman edip sonra inkara sapanlar, sonra yine iman edip sonra inkara sapanlar sonra da inkarları artanlar… Allah onları bağışlayacak değildir, onları doğru yola da iletecek değildir. | ![]() |
138.Münafıklara müjde ver: Onlar için gerçekten acıklı bir azap vardır. | ![]() |
139.Onlar, mü'minleri bırakıp kafirleri dostlar (veliler) edinirler. 'Kuvvet ve onuru (izzeti)' onların yanında mı arıyorlar? Şüphesiz, 'bütün kuvvet ve onur,' Allah'ındır. | ![]() |
140.O, size Kitap’ta: "Allah'ın ayetlerinin inkar edildiğini ve onlarla alay edildiğini işittiğinizde, onlar bir başka söze dalıp geçinceye kadar, onlarla oturmayın, yoksa siz de onlar gibi olursunuz" diye indirdi. Doğrusu Allah, münafıkların ve kafirlerin tümünü cehennemde toplayacak olandır. | ![]() |
141.Onlar sizi gözetleyip-duruyorlar. Size Allah'tan bir fetih (zafer ve ganimet) gelirse: "Sizinle birlikte değil miydik?" derler. Ama kafirlere bir pay düşerse: "Size üstünlük sağlamadık mı, mü'minlerden size (gelecek tehlikeleri) önlemedik mi?" derler. Allah, kıyamet günü aranızda hükmedecektir. Allah, kafirlere mü'minlerin aleyhinde kesinlikle yol vermez. | ![]() |
142.Gerçek şu ki, münafıklar (sözde), Allah'ı aldatmaktadırlar. Oysa O, onları aldatandır. Namaza kalktıkları zaman, isteksizce kalkarlar. İnsanlara gösteriş yaparlar ve Allah'ı ancak çok az anarlar. | ![]() |
143.Arada bocalayıp dururlar. Ne onlarla, ne bunlarla. Allah kimi saptırırsa, artık sen ona yol bulamazsın. | ![]() |
144.Ey iman edenler, mü'minleri bırakıp kafirleri veliler (dostlar) edinmeyin. Kendi aleyhinizde Allah'a apaçık olan kesin bir delil vermek ister misiniz? | ![]() |
145.Gerçekten
münafıklar, ateşin en alçak tabakasındadırlar. Onlara bir yardımcı
bulamazsın.
146.Ancak tevbe edenler, ıslah edenler, Allah'a sımsıkı sarılanlar ve dinlerini katıksız olarak Allah için (halis) kılanlar başka; işte onlar mü'minlerle beraberdirler. Allah mü'minlere büyük bir ecir verecektir. 147. Eğer şükreder ve iman ederseniz, Allah azabınızla ne yapsın? Allah şükrün karşılığını verendir, bilendir. 148.Allah, zulme uğrayanlar dışında, kötü sözün açıkça söylenmesini sevmez. Allah işitendir, bilendir. |
![]() |
149.Bir
hayrı açıklar ya da gizli tutarsanız veya bir kötülüğü bağışlarsanız,
şüphesiz Allah, affedicidir, güç yetirendir.
150.Allah'ı ve elçilerini (tanımayıp) inkar eden, Allah ile elçilerinin arasını ayırmak isteyen, "Bazısına inanırız, bazısını tanımayız" diyen ve bu ikisi arasında bir yol tutturmak isteyenler. 151.İşte bunlar, gerçekten kafir olanlardır. Kafirlere aşağılatıcı bir azap hazırlamışızdır. 152.Allah'a ve Resûlü’ne inananlar ve onlardan hiçbiri arasında ayrım yapmayanlar, işte onlara ecirleri verilecektir. Allah, bağışlayandır, esirgeyendir. |
![]() |
153.Kitap
Ehli, senden kendilerine gökten bir kitap indirmeni istiyor. Musa'dan
bundan daha büyüğünü istemişlerdi. Demişlerdi ki: "Bize Allah'ı açıkça
göster." Böylece zulümlerinden dolayı onlara yıldırım çarpmıştı.
Ardından kendilerine apaçık belgeler geldikten sonra, buzağıyı (ilah)
edinmişlerdi. Yine bundan dolayı onları affettik ve Musa'ya apaçık olan
ispatlayıcı bir delil verdik.
154.Kesin söz vermeleri dolayısıyla Tur'u üstlerine yükselttik ve onlara: "Bu kapıdan secde ederek girin" dedik ve onlara: "Cumartesinde haddi aşmayın" da dedik. Ve onlardan kesin bir söz aldık. |
![]() |
155.Onların kendi
sözlerini bozmaları, Allah'ın ayetlerine karşı inkara sapmaları,
peygamberleri haksız yere öldürmeleri ve: "Kalplerimiz örtülüdür"
demeleri nedeniyle (onları lanetledik.) Hayır; Allah, inkarları
dolayısıyla ona (kalplerine) damga vurmuştur. Onların azı dışında,
inanmazlar. |
![]() |
156.(Bir de) İnkara sapmaları ve Meryem'in aleyhinde büyük bühtanlar söylemeleri, | ![]() |
157.Ve: "Biz, Allah'ın Resulü Meryem oğlu Mesih İsa'yı gerçekten öldürdük" demeleri nedeniyle de (onlara böyle bir ceza verdik.) Oysa onu öldürmediler ve onu asmadılar. Ama onlara (onun) benzeri gösterildi. Gerçekten onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, kesin bir şüphe içindedirler. Onların bir zanna uymaktan başka buna ilişkin hiçbir bilgileri yoktur. Onu kesin olarak öldürmediler. | ![]() |
158. Hayır; Allah onu Kendine yükseltti. Allah üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. | ![]() |
159.Andolsun, Kitap Ehlinden, ölmeden önce ona inanmayacak kimse yoktur. Kıyamet günü, o da onların aleyhine şahid olacaktır. | ![]() |
160.Yahudilerin
yaptıkları zulüm ve birçok kişiyi Allah'ın yolundan alıkoymaları
nedeniyle (önceleri) kendilerine helal kılınmış güzel şeyleri onlara
haram kıldık.
|
![]() |
161.Ondan
nehyedildikleri halde faiz almaları ve insanların mallarını haksız yere
yemeleri nedeniyle (öyle yaptık.) Onlardan kafir olanlara pek acıklı
bir azap hazırlamışızdır.
|
![]() |
162.Ancak
onlardan ilimde derinleşenler ile mü'minler, sana indirilene ve senden
önce indirilene inanırlar. Namazı dosdoğru kılanlar, zekatı verenler,
Allah'a ve ahiret gününe inananlar; işte bunlar, Biz bunlara büyük bir
ecir vereceğiz.
163.Nuh'a ve ondan sonraki peygamberlere vahyettiğimiz gibi, sana da vahyettik. İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, torunlarına, İsa'ya, Eyyub'a, Yunus'a, Harun'a ve Süleyman'a da vahyettik. Davud'a da Zebur verdik. |
![]() |
164.Ve
gerçekten sana daha önceden hikayelerini anlattığımız elçilere,
anlatmadığımız elçilere (vahyettik). Allah, Musa ile de konuştu.
165.Elçiler; müjdeciler ve uyarıcılar olarak (gönderildi). Öyle ki elçilerden sonra insanların Allah'a karşı (savunacak) delilleri olmasın. Allah, üstün ve güçlü olandır, hikmet ve hüküm sahibidir. 166.Fakat Allah, sana indirdiğiyle şahidlik eder ki, O, bunu kendi ilmiyle indirmiştir. Melekler de şahittirler. Şahid olarak Allah yeter. 167.Şüphesiz, inkar edenler ve Allah yolundan alıkoyanlar gerçekten uzak bir sapıklıkla sapmışlardır. |
![]() |
168.Gerçek
şu ki, inkar edenler ve zulmedenler, Allah onları bağışlayacak
değildir, onları bir yola da iletecek değildir.
169.Ancak,
onda ebedi kalmaları için cehennem yoluna (iletecektir.) Bu da Allah'a
pek kolaydır. 170.Ey insanlar, şüphesiz elçi size Rabbinizden hakla geldi. Öyleyse iman edin, sizin için hayırlıdır. Eğer inkara saparsanız, şüphesiz göklerde olanların ve yerde olanların tümü Allah'ındır. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. |
![]() |
171.Ey Kitap Ehli, dininiz konusunda taşkınlık etmeyin, Allah'a karşı gerçek olandan başkasını söylemeyin. Meryem oğlu Mesih İsa, ancak Allah'ın elçisi ve kelimesidir. Onu (‘OL’ kelimesini) Meryem'e yöneltmiştir ve O'ndan bir ruhtur. Öyleyse Allah'a ve elçisine inanınız; "üçtür" demeyiniz. (Bundan) kaçının, sizin için hayırlıdır. Allah, ancak bir tek İlah'tır. O, çocuk sahibi olmaktan Yücedir. Göklerde ve yerde her ne varsa O'nundur. Vekil olarak Allah yeter. | ![]() |
172.Mesih ve yakınlaştırılmış (yüksek derece sahibi) melekler, Allah'a kul olmaktan kesinlikle çekimser kalmazlar. Kim O'na ibadet etmeye 'karşı çekimser' davranırsa ve büyüklenme gösterirse (bilmeli ki,) onların tümünü huzurunda toplayacaktır. | ![]() |
173.Ama iman edenler ve salih amellerde bulunanlar, onlara ecirlerini eksiksiz ödeyecek ve onlara Kendi fazlından ekleyecektir de. Çekimser davrananlar ve büyüklenenler, onları acıklı bir azapla azaplandıracaktır ve kendileri için Allah'tan başka bir (vekil) koruyucu dost ve yardımcı bulamayacaklardır. | ![]() |
174. Ey insanlar Rabbinizden size 'kesin bir kanıt (burhan)' geldi ve size apaçık bir nur (Kur'an) indirdik.. | ![]() |
175.İşte Allah'a iman edenler ve O'na sarılanlar, onları Kendisi'nden olan bir rahmetin ve bir fazlın içine yerleştirecektir ve onları Kendisi'ne varan dosdoğru bir yola yöneltip-iletecektir. | ![]() |
176.Senden
fetva isterler. De ki: "Allah, 'çocuksuz ve babasız olanın
(kelale’nin)' mirasına ilişkin hükmü açıklar. Ölen kişinin çocuğu yok
da kız kardeşi varsa, geride bıraktıklarının yarısı kız kardeşinindir.
Ama (ölen) kız kardeşinin çocuğu yoksa, kendisi (erkek kardeşi) ona
mirasçı olur. Eğer kız kardeşi iki ise, geride bıraktıklarının üçte
ikisi onlarındır. Ama (mirasçılar) erkekler ve kız kardeşler ise, bu
durumda erkek için dişinin iki payı vardır. Allah, -şaşırıp
sapmayasınız diye- açıklar. Allah, herşeyi bilendir.
|
![]() |
1-100 101 -176 | |
© 2004 Harun Yahya. www.harunyahya.org Bu sitede yayınlanan meali, siteyi referans göstermek koşuluyla telif hakkı ödemeksizin kopyalayabilir ve çoğaltabilirsiniz. |