76-Üstelik bunlar, bir
de münafıktırlar iman edenlere rastladıkları zaman diğer münafıkların yaptığı
gibi biz iman ettik derler, birbirleriyle yani bu münafıklar, kendileri gibi
münafık olan benzerleriyle tenha bir yerde başbaşa kaldıkları zaman her biri,
bir diğerine şu suretle sitem eder derler ki: Yahu, siz onlara, yani Muhammed ve
Ashabına Rabbinizin huzurunda sizinle münakaşa ve mü b ahase ederek size
üstünlük sağlasınlar diye mi Allah'ın size açıkladığı sırları ve hakikatleri
haber veriyorsunuz? Yani gerek ahir zaman Peygamberinin vasıf ve özellikleri,
gerek İsrailoğulları'nın geçmiş maceraları hakkında Allah'ın Tevrat'ta siz
yahudil e re haber verdiği bilgileri onlara bildiriyor ve sizi mağlup etmeleri
için ellerine delil mi veriyorsunuz? Siz söylemeseniz, onlar bu sırları bu
gerçekleri nereden bilecekler? Sizin hiç aklınız yok mu? Hiç mi düşünmüyorsunuz?
Bu sırların açıklanmasının sonu nereye varacak, diye birbirlerine sitem ve
serzenişte bulunurlardı.
78- Bir de bunların ümmîleri vardır ki, okuma yazma bilmezler, kitabı anlamazlar, sadece birtakım ümniyyeler (kuruntular) beslerler. Bütün bildikleri hayal meyal mefkurelerden, duydukları taklidî t emennilerden ibarettir.
"Emâniy", ümniyyenin çoğuludur. Kelimenin aslı "üf'ûle" vezninde "umnûye" olup temenninin sülâsisi olan takdir veya tilavet mânâsına "mena"dan alınmış bir isimdir ki, insanın kendi içinde ve hayalinde tasarlayıp varlığını kabul ettiği ve olmasını temenni edip durduğu veyahut diline dolayıp durduğu şeylerdir ki, Frenkler buna "ideal" derler ve genç mütercimlerimizden birçoğu bunu mefkûre diye terceme ediyorlar. Çünkü emaniy insanın kendi gönlünden geçirdiği, saplanıp kaldığı v e durmadan arkasından koştuğu bir düşünce, bir hayal, bir kuruntu demektir. Bunun bazılarının gerçekleşmesi mümkün ve şu halde geçerli olanları bulunabilirse de çoğunlukla hiçbir delile dayanmayan kuru ve şahsi temennilerden ibarettir. Bundan dolayı emaniy, batıl idealler, evham ve boş hayaller mânâsına da kullanılır. Frenkler ahlâkiyat konusunda bunu esas alan felsefî görüşe "idealizm" derler. İşte yahudilerin okuma yazma bilmeyen avam (cahil halk) takımı da ilimden, kitaptan nasibi olmayıp sadece kuruntu a rkasında koşar dururlar, ve onlar yalnızca zan içinde yaşarlar, zan peşinde koşarlar, kuru bir zan ve taklitten başka bir şeye malik değiller. Hak ile batılı tayin edip seçemezler. Bu yüzden bunların vebali de kendilerini aldatan okur yazar takımınadır.