2-BAKARA:
57- Bir de Tîh
sahrasında üzerinize o ince bulutu gölgelik yaptık. ve üstünüze hem kar gibi
kudret helvası, hem de yelve kuşu, bıldırcın indirdik. Size kısmet ettiğimiz bu
temiz nimetlerden haydi yiyin, dedik. Bundan sonra Cenab-ı Allah, onlardan yüz
çeviriyor, kendilerini doğrudan doğruya muhatap almaktan uzak tutup gıyaba
atıyor ve zulümlerini güzel bir özetle kendilerine anlatmak üzere buyuruyor ki,
onlar bu nimetlere karşı yaptıkları nankörlükle aslında zulmü bize y a pmadılar,
lakin kendilerine yapıyorlar, kendi kendilerine yazık ediyorlardı. Çünkü dinin,
iman ve amelin faydası da zararı da Allah'a değil, kullaradır. Bu hususta
yaptıkları zulüm ve nankörlük, birkaç âyet sonra ayrıca hatırlatılacaktır. Şu da
rivayet olunuyor ki, bunlar; "Temiz temiz, taze taze yiyiniz." denildiği halde
dinlememişler, biriktirmeye, toplayıp yığmaya başlamışlar ve bunun üzerine nimet
kesilmiş, zaruret ve sıkıntı içinde kalmışlar. Dikkat edilince görülüyor ki,
nimetler tek tek sayılıp geli r ken, gitgide bunlara nankörlükler ekleniyor ve
hatırlatmanın hedefi bunlar ve bunlara karşı yapılan haksızlıklar ve zulümler
olmaya başlıyor.
Yedincisi:
58- Ve hani demiştik
ki, şu beldeye, Beyt-i Makdis mevkiine yahut Eriha beldesine giriniz de onun
neresinde isterseniz, yahut nasıl isterseniz dilediğiniz şekilde bol bol
yiyiniz. Ve girerken kapısından giriniz, hem de başlarınızı eğerek, şükür
secdesine kapanarak giriniz, kibir ile, çalımla, azgınlık ve serkeşlik yaparak
girmeyiniz, ve orada "hıtta" deyiniz k i, size bu şartlar altında hatalarınızı
mağfiret ediverelim, yani veballerinizi rahmetimizle örtelim. Ve şunu da haber
verelim ki, muhsinlere, iyilik ve güzellik yapanlara, güzel hareket edenlere
daha fazlasını da ihsan edeceğiz.
Asam tefsirinde "hıtta"
Arapça olmayıp aynen söylenmesi gereken bir kelimedir denilmiş, diğer
müfessirler ise bunun Arapça "hatt" masdarının binâ-i nev'î (çeşit bildiren
masdar) olduğunu söylemişlerdir.
Hatt, bir şeyi
aşağıya almak ve sırttan yük indirmek demek olduğundan, "hıtta" da bir nevi
indiriş demek olur ki, özel bir şekilde yükü yıkmak veya boyunlardaki vebali
indirmek karar veya duasını ifade eder ve umuma ait mecaz suretiyle
birleştirilmesi de mümkündür. Yani oraya yerleşmek için kararınızı veriniz ve
güna h larınıza istiğfar ediniz demek olur. Aşere kırâetlerinin hepsinde "hıtta"
kelimesi merfû okunur. Şu halde kelime tekil anlamına değil, mahzuf
(hazfedilmiş) bir mübtedanın haberi olarak "işimiz hıttadır" takdirinde bir
cümledir. Mesela, kendi lisanımızda d a bir ilan veya topluluğa kumanda halinde
"uyku!", "yemek!", "hareket!" v.b. emir ve kumandalar, veya bir istirham ve
istek sırasında "lütuf!", "inayet!", "merhamet!" ve "insaf!" gibi müfret (tekil)
kelimeler de böyle birer cümle takdirindedir. İncil'de ve eski din kitaplarında
"hıtta" kelimesinin Ramazan ayının ismi olarak zikredildiğini Kamus mütercimi
Asım Efendi zikretmiştir. Fakat bu âyette bu suretle bir tefsir veya bir te'vil
vâki olmamıştır.
Ana Sayfa