2-BAKARA:
166-Özellikle,
O Allah'ı sever gibi sevilip,
arkalarına düşülen ve kendilerine uyulan kimselerin, arkalarına düşüp
kendilerine
tâbi olanlardan uzaklaştıkları, ve azabı görerek "Aman aman bunlar
bizden
değil." diye reddedip kaçındıkları zaman, aralarındaki bütün bağlantı
sebepleri
kesilir.
167-Uymak,
uyulmak ve bunlara sevk eden iş
ve gaye gibi her türlü ilgi tamamen kopar, o arkadan giden ve
öndekilere
uyan kimselerin: "Ah ne olurdu bizim için geçen dünyaya bir dönüş
mümkün
olsaydı da onların bizden uzaklaştıkları gibi biz de onlardan
uzaklaşsaydık."
diye feryat edecekleri gün, o son pişmanlık günü neler ol a cak!.. İşte
Allah onlara bütün amellerini böyle her taraflarını kuşatmış büyük
hasretler,
son derece acı ve faydasız pişmanlıklar halinde gösterecektir. ve onlar
bu ateşten çıkacak değillerdir.
Bundan dolayı
insanlar, bütün bu kuvvet ve
kudretin tek sahibi ve hükümranı bulunan bir Allah'tan başka mabud
tanımamalı,
O'nun emrinden başkasına itaat etmemeli, başkasına uymamalı ve bütün
sevgisini
Allah'a olan sevgisinde toplamalıdır.
Cenâb-ı
Allah, akıllara kudret ve rahmet delillerini
gösterip, hislere son derece korku ve sevgi telkin ederek müjde ve
uyarı,
teşvik ve sakındırma içinde birliğini aklî ve hissî bakımdan ispat
ettikten
ve bütün insanları her türlü şirkten sakındırmakla tevhid inancına
davet
ettikten sonra, ilâhlık ve Rabblığının eserl e rini, ilerde
açıklayacağı
kanun koyma noktasından da göstermek için buyuruyor ki:
168- Ey insanlar! Sizin hepiniz böyle bir
Allah'ın yaratığı ve kitabına layık gördüğü kullarısınız, kendilerine
uyulan
ve uyan, hepiniz yemeye, içmeye muhtaç acizlersiniz. Bunun için Allah'a
kulluk edeceğiz diye kendinizi Allah'ın nimetlerinden mahrum ederek
yormayınız.
O Rahmân ve Rahîm olan Rabbiniz size şöyle izin veriyor: şu yeryüzünde
bulunan şeylerden yiyiniz. Fakat nasıl rastgelirse ve her elinize
geçeni
değil, helali hoş ve tertemiz olarak yiyiniz. Yediğiniz şeyler pis,
kirli,
şunun bunun hakkı geçmiş, yaratılış itibariyle ve dinî bakımdan
yasaklanmış
veya şüpheli şeyler olmasın. Helalinden kazanınız, haram, pis, şüpheli
şeylerden sakınınız. Onlara tenezzül etmeyiniz. ve şeytanın adımlarına
uymayınız. Yani onun arkasından izinden gitmeyiniz. Çünkü o sizin her
halde
açık bir düşmanınızdır. Kendisi her ne kadar gözlerinize görünmez,
gizliden
gizliye kanınıza, iliklerinize işleyerek kalb ve fikirlerinize
sokulursa
da onun size düşman olduğunda ve telkinlerinden hiç birisinin hakka ve
hayra yönelik olmayacağında şek ve şüpheye yer yoktur.
Ana
Sayfa