7-ARAF
SÜRESİ
56- Kısaca yalvararak ve gizleyerek dua ediniz,
haddi aşmayınız, ve yeryüzünde ıslahından sonra fesat çıkarmayınız. Allah Teâlâ
yeri yaratıp nizamına koymuş, faydalarınıza ve iyiliğinize uygun bir şekle
sokmuş. "Doğrusu biz yeryüzünde sizi yerleştirdik, orada size geçimlikler
verdik." ve "Sizin için yeryüzünde belirli bir zamana kadar yerleşme ve geçim
imkânı vardır." (Bakara, 2/36) âyetlerinin delaletince sizi onun üzerinde
yerleştirmiş ve kudret vermiş, bir vakte kadar onu size karargâh, geçim ve
faydalanmanız için bir yer yapmış, fayda ve zararınızı onun düzelme ve
bozulmasına bağlamış ve bundan sonra sizi bunun ıslah ve ifsadından sorumlu
tutmuş. Şu halde siz isteyeceğinizi emri dairesinde Allah'tan isteyiniz de
yeryüzünün ıslahından sonra üzerinde düşmanlık etmekle fesat çıkarmayınız, şirk
ve isyana, azgınlık ve düşmanlığa sapmayınız. İstek hedefiniz, şirk değil
tevhid, küfür değil iman, isyan değil itaat, ihtilal değil intizam, zulüm değil
adalet, yıkma değil yapma, kısaca bozmak değil yapmak, fesat değil iyilik olsun.
İnsan muhtaç olduğu her hangi bir şeyin, bir lokma ekmeğin, bir yudum suyun
yokluğundaki fecaati düşünmeli, bastığı yerin nizamı bozulup çalkalanmaya
başlamasındaki dehşetin şiddetini hesap etmeli de her çeşit bozgunculuktan
sakınmalı, daha iyisini yapamayacağı hiç bir şeyi bozmamalı ve her nede tasarruf
ederse bir iyilik fikri ile tasarruf etmeli, faydasız yere bir dânenin bile
bozulma ve yok olmasından sakınmalıdır.
Böyle yapınız ve hem
korku, hem ümid halinde Rabbinize dua ediniz. Korku halinde ümidi, ümit halinde
korkuyu bırakmayarak, daima ikisinin denklik noktasını gözeterek dua etmelidir.
Çünkü Allah hem celâl sahibi, hem ikram sahibidir. Âlemde Allah'ın emri altında
gece ve gündüz nasıl birbirleriyle yarış ederek gidiyorlarsa, korku ve ümid de
öyledir. Bu iki ruh haleti insanın manevî yolda ilerlemesi (seyr ü sülûkü)nde
iki kanat gibidir. Her hangisi atılsa insan yaralı bir kuş gibi uçmaktan mahrum
kalır. Kalb ancak bunların karşılıklı çarpışmasındaki uygunluk ve denklikten
doğrudan doğruya Hak yüzüne bakan bir yön alır. Duanın güzelliği de, kalbin bu
istikametiyledir. Böyle dua edenler, duada ihsan mertebesine ermiş muhsin
(iyilik sever)lerden olurlar. Şüphesiz ki iyilik edenlere Allah'ın rahmeti
yakındır. Hiç bir hususta Allah iyilik yapanların ecrini zayi etmez. Duada
iyilik edenlerin de dualarını kabul eder, yakında muratlarına erdirir.
Ana Sayfa