Daha önce Yahudiler hakkında indirilmiş olduğu rivayet
olunan şu iki âyet de bunların arkasına eklenerek yukardaki âyetin
hükmüne ortak edilmiştir:
12-13-Bedir savaşında Resulullah'ın Mekke'li müşriklere karşı zafer kazandığını gören Medine yahudileri, "Vallahi işte bu, bize Musa'nın vaad ettiği, Tevrat'ta özellikleri bildirilen ümmî nebidir." demeye başlamışlar ve ona iman edip uymak arzusunu göstermişlerdi. İçlerinden bir kısmı da, "Acele etmeyiniz, bekleyelim birkaç olay daha görelim." demişlerdi. Uhud savaşı olunca tereddüde düşmüşler, halbuki o sırada bir müddet için Resulullah ile bir antlaşmaları da vardı, süresi dolmadan antlaşmayı tek taraflı olarak bozdular. Bu âyet bunun üzerine nazil olmuştur.
İkinci âyet Bedir savaşının Allah'ın yardımına nasıl bir ibret örneği olduğunu gösteriyor ki, burada "Nice ufak topluluklar, Allah'ın izniyle birçok büyük topluluklara üstün gelmişlerdir." (Bakara, 2/249) âyetinin mânâsı ve hükmü, İslâmda ilk örneğiyle fîsebîlillah (Allah yolunda) olmak şartıyla açıklık kazanmış ve sûrenin, Bakara'nın son âyetindeki yardım duasına cevap olan noktalarından biri daha gösterilmiştir. Gerçekten de Bedir savaşı, daha sonraki yıllarda gerek yahudileri, gerek Necran'dan başlayarak hıristiyanları mağlup eden İslâm zaferlerinin de ilki ve temeli olmuştur. Kur'ân hükümlerine samimiyetle uyan ve Allah yolunda olan müminlere bu yardım her zaman vaad olunmuştur.
Böyle iken acaba insanlar neden bundan gaflet ederler?